Çocukların bir kısmında görülen kekemelik, üzerinde önemle durulduğunda önlenebilir bir rahatsızlık olarak görülüyor. Kekemelik çocuklarda özellikle 3-4 yaşlarında kendini belli eder. Seslerin, hecelerin, sözcüklerin söylenmesinde işitilebilir veya sessiz tekrar ve uzatmalar biçiminde sözlü anlatımın akıcılığındaki bozukluk olarak tanımlanabilir. Bazen bu bozukluklar, konuşma organlarının hareketleriyle ilgili ya da ilgisiz beden hareketleriyle birlikte görülmektedir. Bu bozukluklar, sıklıkla heyecan veya gerilim durumlarının ve korkuların, utanma, rahatsızlık gibi daha özel duyguların belirtisidir.
Sınıfta bir şey okuyacağı sırada kekeleyen çocuk, şarkı söylerken ya da telefonla konuşurken kekelemeyebilir. Bu çocuk ayrıca tüm bir günün sonunda yorgunluktan yeniden kekeleyebilir.
Kekeleyen çocuğun o sırada yüz ifadesi de değişir. Genellikle yanaklar şişer, gözler kırpışır, dudaklar uzar ve çocuk kızarır. Bu sırada, çocuk sanki boğulur gibidir. Bazı çocuklar kekemeliğin utandırıcı olduğunu algılayamazlar. Bunlar, kekeleyen arkadaşları sanki oyun yapıyormuş gibi onunla alay ederek daha da çok kekelemesine neden olurlar. Çocukların çoğunlukla 2,5’la 3,5 yaşlan arasında kekelemelerinin nedeni, bu sırada çocuğun özellikle heyecanlıyken düşünceyle dilini birbirine karıştırmasından kaynaklanmaktadır. Sözcük dağarcığı kısıtlı olmasına karşın, çok şey söylemek isteyen çocuk, konuşmada zorluk çeker ve sonuç olarak kekeler. Okul öncesi çocuk bağımsız olmak ister, evdeki disiplin çocuğu isyancı yapar ve daha çok kekelemesine yol açar. Ayrıca haberleşmede uğradığı düş kırıklığı ve sosyal ilişki kurmakta endişeli oluş da çocuğu kekemeliğe götürür.
Çocuğun kekeme olmasında etkili olan bir başka faktör de, yetersiz ilgi ve sevgiyle çocuk ayırmadır.
Çocuğu kekemeliğe götüren bu koşullar ayrıca çocuğun beslenme bozukluğu göstermesine, uyku sorunları olmasına ve geceleri sık sık kâbus görmesine de neden olur.