Ne gelişen teknoloji ne sürekli kendini yenileyen icatlar… Aslında her şeyin miladı olarak tanımladığımız dönemin temeli Cumhuriyet yıllarında atıldı. Bir bir değişen, gelişen, her zaman daha iyiye giden bir ülke olarak temelimizi sağlam tuttuk. Toplumsal her ilerleyiş, yeni günlere olan inancımızı da aynı oranda arttırdı. İş kolları, sanat, siyaset, eğitim derken aslında her geçen gün değişen ve gelişen yarınlara uyandık. Bu gelişmelerin yoğun olduğu kollardan biri sanat, bilhassa seramik sanatı. Çağdaş Türk Seramik Sanatı olarak adlandırdığımız dönem 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ila başlayan ve günümüze kadar gelen bir süreç. Sosyal ve ekonomik anlamda yaşanan gelişmeler ve modern hayata adım, beraberinde Türk seramik sanatına da yansıdı.
Endüstrileşme ve sanayinin gelişmesi ile seramik atölyeleri ve fabrikaları kurulmaya başlandı. O dönem eğitim verilebilecek bir kurum ya da eğitmen yoktu bu nedenle Avrupa’daki gelişmeler büyük oranda emsal temsil etmişti. Öyle ki Avrupa’ya ders almaya giden yetenekli öğrenciler vardı. O zamanın şartlarında her ne kadar zor olsa da konu “gelişmek” olunca taşın altında pek çok ele rastlanabilirdi.
Güzel Sanatlar Fakülte’lerinin Temelleri Atıldı
Bugünün Güzel Sanatlar Fakülte’lerinin temelleri o dönemlerde atıldı. Cumhuriyet sonrası Türk Seramik Sanatı’na emsal gösterilebilecek önemli isimlerin yaptıkları çalışmalar da ilk eserlerini vermeye başladı o yıllarda. Bu çalışmalar, modern seramik sanatı anlayışının de kuvvetli mihenk taşlarından oldu. Cumhuriyet’in ilanı ülkemizde her alanda toplumun tüm kurum ve bireyleri üzerinde güçlü bir gelişim / değişim sürecini doğurdu. Yenilikçi akımlar ve tavırlar, beraberinde parlak bir aydınlanma sürecini de getirdi. Aslında Cumhuriyet’in ilanından önce de benzer adımlar atıldı ancak hiçbiri uzun ömürlü olmadı. Bunlardan en akılda kalanlarından biri 2. Abdülhamit dönemine denk geliyor. Cumhuriyet’in ilanından önce Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanları… Beykoz ve Yıldız’da Yıldız Porselen kurulmuş ancak birkaç yıl sonra çalışmalarına son vermiş.
Modern seramik endüstrinin gelişmesiyle birlikte 1950’li yıllarda daha çok gündeme geldi. Öyle ki bu gelişimi mutfak eşyasından mimari mekanlara kadar pek çok alanda görebiliyoruz. Seramik yalnızca mutfak eşyası ya da mimarı mekanlarda değil hem sanatsal hem endüstriyel üretimde kullanıldı böylece çağdaş seramiğin gelişimi de ivme kazanmış oldu.
Seramik Hayatımıza Tam Anlamıyla Giriyor…
1960’lı yıllardayız. Artık özel sektör ve kamu kuruluşu olan fabrikaların kurulması ile, ithal edilen seramik kaplamaları seri üretime geçmiştir. Öyle ki bugün seramik, ihraç edilen ürünler arasında ilk sıralarda kendine yer buluyor. Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan seramik gelişimi, 1950’li yıllarda Füreya Koral’ın öncülüğünde çağdaş sanat seramiği ile ivme kazandı. 1970’lerde ise bu akım gelişerek devam etti. Artık seramiğin “sanat” boyutu konuşulmaya başlandı. Seramik sanatçıları ve onların özgün çalışmaları ile bugüne kadar geldi.
Seramik yalnızca bir süs eşyası ya da dekor amaçlı kullanılmadı. Aynı zamanda bir “ifade biçimi” olarak hayatımızda yer aldı. Seramikler bir nevi toplumsal mesaj olarak hayatımızda varlığını korudu. 1980’li yıllara geldiğimizde artık mimaride de seramik dokunuşlarına rastlar olduk. Artık kavramsal eser üretme çağına girmiş olduk böylelikle. Cumhuriyet’in ilk zamanlarında seramik sanatı büyük bir heyecandı bununla birlikte gelişen teknolojiler sadece seramik sanatına değil bilincimize de etki etti çünkü artık seramikler daha bilinçli, daha araştırmacı ve daha yenilikçi bir tavır ile yeni anlatım biçimleri doğurdu. Seramik sanatçıları yaptıkları özgün eserler ile kavramsal sanat alanında önemli gelişmeler kaydetmiştir.
1990’lı yıllara geldiğimizde ise artık soyut ve anlatımcı olarak tabir edilen ifadelerin yer aldığı seramik eserler girdi hayatımıza. Dönemin ünlü isimlerinden birkaçını şu şekilde sıralayabiliriz; Azade Köker, Sevim Çizer, İlgi Adalan, Zehra Çobanlı, Lerzan Özer Yeltan, Bilgehan ve Oya Uzuner. Kapsamlı sergiler, sempozyumlar, seramik yarışmaları derken yeni bir bakış açısı ile aydınlandık.
Geleneksel kültürümüzün bir yansıması olarak kabul ettiğimiz Çağdaş Seramik Sanatı, özgün yorumlamalar ile hayatımızda olmaya ve gelişimini sürdürmeye devam ediyor. Anadolu’nun temelini oluşturan seramik kültürü günümüzde yeni sanatçılar, yeni eserler ile var olmaya devam ederken bize de bu eşsiz eserleri takip etmek ve koşullar ne olursa olsun sanatı desteklemek düşüyor. Yazımızın finalini de kısa ancak anlamı sayfalara yayılan bir söz ile yapalım; “Sanat, uygarlığın imzasıdır.”