Sağlığa yapılabilecek en önemli yatırımlardan biri olan bal, beslenme uzmanlarının sıklıkla vurguladığı ve mutlaka tüketilmesini önerdiği gıdalar arasında yer alıyor. Ancak maalesef sahte bal halen piyasaya sürülmeye devam ediyor. Tüketicilerin sahte bal ile organik bal çeşitlerini birbirinden ayırması neredeyse olanaksız. Bakarak ya da tadarak sahte ve gerçek balı ayırmak zor!
İşte bu yüzden uzmanlar organik sertifikasına sahip olan bal çeşitlerinin tüketilmesini öneriyor. Bu sayede balın sağlığa faydalarından tam olarak istifade edebilmek mümkün hale geliyor. Organik sertifikasına sahip olabilmesi için balın tüm üretim aşamalarının kontrolden geçirilmesi ve ilgili kuruluşlar tarafından gerekli analizlerin yapılması gerekiyor.
Bu analizler esnasında herhangi bir katkı maddesinin bulunduğu tespit edilirse, söz konusu balın organik bal olarak satışa sunulması mümkün olmuyor. Dolayısıyla bu sertifikaya sahip olan balın tamamen organik ve doğal olduğundan emin olunabiliyor. Tüketicileri bu noktada en çok yanıltan unsur, balın etiketinde yazan doğal olduğu ya da organik olduğu yönündeki ifadeler oluyor. Uzmanların önerisi ise gerçekten sertifikalı olan ürünlere güvenmek!
Etiketinde “Doğal” Yazan Her Ürüne Güvenmeyin!
Ürünlerin ambalajlarında ya da etiketlerinde benzer ifadelerin bulunması, o ürünün gerekli denetimlerden ve analizlerden geçerek organik bal statüsüne kavuştuğu anlamına gelmiyor. Bu noktada mutlaka sertifikanın kontrol edilmesi gerekiyor. Aynı zamanda açıkta satılan başların da tehlike saçtığı yönünde pek çok açıklama mevcut.
Üreticisi belli olmayan, markasız ve ambalajsız bal çeşitlerinin pek çoğunun içerisinde yüksek oranlarda glikoz bulunduğu tespit edildi. Piyasa fiyatının çok altında rakamlara satışa sunulan bu ürünlerin gerçek baldan çok uzak, çeşitli karışımlar ile elde edilmiş olan ve sağlığa büyük zararlar verebilecek ürünler olduğu tespit edildi. Bu nedenle açıkta satışa sunulan ürünlere de tüketicilerin şüpheli yaklaşması gerekiyor.
